Yazılı Dil ve Sözlü Dil Nedir? Hadi Biraz Daldıralım!
Herkesin bir “dil”i var, ama bu dil bazen tam olarak ne anlatmak istediğimizi anlamayabiliyor. Hani bazen insan bir şeyler yazarken, karşıdaki kişi “Ne demek istiyorsun?!” diye bakar ya, işte o zaman aslında iki farklı dilin dünyasında kaybolmuşuz demektir. Bugün, hem yazılı dilin hem de sözlü dilin ne olduğunu, nasıl çalıştığını, bu ikisini birbirinden nasıl ayırabileceğimizi ve bazen nasıl karıştırdığımızı inceleyeceğiz. Herkesin anlayacağı şekilde, bolca mizah, bolca günlük hayat örneğiyle anlatacağım. Başlayalım!
Yazılı Dil ve Sözlü Dil: Temel Farklar
Yazılı dil ve sözlü dil, aynı dil ailesinden olsa da, işlevleri ve özellikleri açısından birbirlerinden oldukça farklıdır. Hadi bunu bir örnekle açıklayalım:
Yazılı Dil: Düşün, akşam saat 9 gibi eski sevgiline bir mesaj atıyorsun. “Saat kaç?” diye yazıyorsun. Duygularını ifade etmekten daha çok, net ve anlaşılır olmak istiyorsun. Çünkü bir yanlış yazım, anında yanlış anlaşılabilir. “Saat kaç?” yazarken, cümlenin anlamı net ve direkt.
Sözlü Dil: Aynı soruyu yüz yüze sorsan, “Saat kaç?” derken belki gözlerini bir şekilde açarak, hafif gülerek sorabilirsin. Aynı soru, vücut dilin, ses tonun ve bakışlarınla daha farklı bir anlam kazanır. Yani sözlü dilde, sadece kelimeler değil, tüm bedenin de konuşur.
Sözlü Dil: “Ya, Bir Dur! Ne Diyorsun?”
Sözlü dil, esasında çok dinamik. Bu dilin en önemli özelliklerinden biri de “anlık” olması. Yani ne söylersen, anında bir tepki alırsın. Gündelik hayatımıza bakalım:
Örnek 1: “Bu filmi izledin mi?” diye soruyorum, karşımdaki kişi hemen cevap veriyor: “Evet, izledim. Süperdi!” Ya da “Hayır, izlemedim ama duyduğum kadarıyla pek iyi değilmiş.” Bitti, tamam, soru cevaplanmış. Ama bu sohbetin içinde ses tonu, mimikler ve beden dilimiz devreye girmediği sürece, asıl anlamı anlamak zor.
Örnek 2: Aynı soruyu yazılı olarak sorarsam “Bu filmi izledin mi?” yazıp gönderebilirim. Ama karşıdaki kişi, bu yazıyı okuduğunda anlamı anladığında, birden çok farklı şekilde yanıt verebilir. Mesela, “Evet izledim ama sıkıldım biraz” ya da “Evet ama bence kötüydü” gibi. Yazılı dil daha fazla yorum yapma alanı bırakır, yani işin içine daha çok düşünce girer.
Bazen de sözlü dilde yanlış anlaşılmalar yaşanabilir, mesela şöyle bir diyalog:
Ben: “Hadi gel, sinemaya gidelim!”
Arkadaşım: “Ooo çok heyecanlısın, ne oluyor sana? Çıldırdın mı?!”
İşte, bir yanlış anlama! Bu diyalogda, arkadaşım ses tonumdan “Heyecanlıyım!” diye yanlış bir anlam çıkarttı. Oysa ben sadece “Sinema” dedim, o an keyfim yerinde değil.
Yazılı Dil: “Bir Cümlede Her Şeyi Söylemek”
Şimdi bir de yazılı dil üzerinden bakalım. Yazılı dil, biraz daha ciddi, biraz daha kontrollü. Yani “şu an ne düşündüğümü yazmaya çalışırken” bir miktar daha “kontrollü” oluyorum. Ama yazılı dilin dezavantajı da şu: Bazen insan yazarken kelimelerin içine fazladan anlamlar ekleyebiliyor. İşte burada yazılı dilin tuzakları devreye giriyor.
Mesela, bir arkadaşınız size WhatsApp üzerinden şöyle bir mesaj atsa:
“Bunu bana mı sordun?”
Evet, normalde tonlama ve vücut dili burada eksik olduğu için, bu cümleyi hangi ruh halinde yazdığı çok önemli. Hangi duyguyu hissettiğiniz yazdığınız cümlenin içine gizleniyor.
Örnek 1: Eğer arkadaşınız bir “:)” emojisi eklemişse, bu cümleyi “Şaka yapıyor” diye anlayabilirsiniz.
Örnek 2: Eğer sadece bir nokta koymuşsa ve yanına hiçbir emoji eklememişse, “Bunu bana mı sordun?” bir terslik var hissi uyandırabilir.
İşte yazılı dildeki en büyük tehlike bu! Aynı cümle, farklı ruh hallerinde farklı anlamlar taşır. Tıpkı bu yazıda olduğu gibi, yazdığım her şeyin, okurken sesim ve mimiklerim eksik.
Yazılı Dil ve Sözlü Dil Arasındaki Çatışma: Hangi Durumda Hangisi?
Bazen yazılı ve sözlü dil birbirine karışır. Şöyle bir senaryo düşünün:
Ben: “Yazılı dilde bu kadar karmaşık şeyler yazarken, acaba karşındaki kişi seni nasıl anlıyor?”
Arkadaşım: “Valla bence çok sıkıcı bir yazı yazıyorsun.”
Yazılı dilde böyle kısa, net ve biraz da serbest konuşmak bazen imkansız. Ama sözlü dilde, sadece bir bakış veya gülüş ile her şeyin anlamını verebilirsiniz. Bu iki dil arasındaki en büyük fark, yazılı dilde “daha düşünceli” olmanız gerekirken, sözlü dilde daha çok “doğal” ve “akışkan” olursunuz.
Sonuç: Hangisi Daha İyi?
Yazılı dil mi, sözlü dil mi? Kısa cevap: Her ikisi de farklı zamanlarda farklı avantajlara sahip. Yazılı dil, daha net, daha kontrollü ve daha uzun düşünce süreçlerine izin verir. Sözlü dil ise anlık, doğrudan ve bazen komik. Ancak her iki dil de doğru zamanda, doğru şekilde kullanıldığında harika sonuçlar verebilir.
Sonuçta, her iki dil de hayatımızın bir parçası. Şu an okuduğunuz yazılı dilde olduğu gibi, doğru yazmak çok önemli. Ama aynı zamanda, sözlü dilde bir espri patlatmak, arkadaşlarınızı güldürmek de büyük bir başarı. Hangisini daha çok sevdiğiniz, tamamen size bağlı!