Gözlemci Hakem Nasıl Olunur? Tarihin Tanıklığından Günümüz Sporuna Bir Yolculuk Bir Tarihçinin Gözünden Adaletin İzinde Geçmişin tozlu raflarını aralarken hep aynı soru yankılanır: adalet kavramı insanlık tarihi boyunca nasıl bir evrim geçirdi? Antik olimpiyatlarda sporcuların onuru, Roma arenalarında seyircinin coşkusu ya da Orta Çağ’da şövalyelerin düelloları… Her biri, hakemliğin özünde yatan o kadim ilkeyi, tarafsızlığı temsil ediyordu. Bugün modern sporun kalbinde yer alan gözlemci hakem kavramı da işte bu tarihsel adalet anlayışının günümüze yansıyan bir biçimidir. Artık sadece sahadaki mücadele değil, o mücadelenin ne kadar adil yürütüldüğü de izleniyor, değerlendiriliyor ve raporlanıyor. Hakemliğin Tarihsel Dönüşümü 19. yüzyılda sporun kurumsallaşmasıyla birlikte…
Yorum BırakDoğal Yaşam Rehberi Yazılar
Gözaltı İçin Hangi Şüphe? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Hukuku Anlamak Bir eğitimci olarak her derse başlarken şuna inanırım: öğrenme, yalnızca bilgi edinme değil; düşünme biçimini dönüştürme sürecidir. Öğrencilerimle hukukun kavramlarını işlerken, her zaman “neden” sorusunu merkeze koyarız. “Gözaltı için hangi şüphe gerekir?” sorusu da yalnızca hukukun teknik bir detayı değil, adaletin ve birey özgürlüğünün anlamını sorgulatan bir öğrenme fırsatıdır. Bu yazıda, öğrenme teorileri ışığında gözaltı kararını meşrulaştıran “şüphe” kavramını, pedagojik ve toplumsal açıdan ele alacağız. Hukukta Öğrenme: Şüphenin Öğretici Gücü Gözaltı, bir suç şüphesi altında bulunan kişinin geçici olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Ancak bu işlem keyfi değildir; hukukta “makul şüphe” (reasonable…
8 YorumHatice Hanım Nasıl Yazılır? Kökenlerden Dijital Çağa Uzanan Samimi Bir Rehber Bazen bir kelimeyi doğru yazmak, sandığımızdan daha fazlasını anlatır. “Hatice hanım nasıl yazılır?” sorusu da sadece bir yazım meselesi değil; dilin kökleri, bugünün iletişim kültürü ve yarının dijital dünyasıyla iç içe geçen bir hikâye. Gel, bu soruyu birlikte; merakla, sakin bir zihinle ve günlük hayatın içinden örneklerle keşfedelim. Doğru Yazım: Kuralın Özeti Doğru kullanım: Hatice Hanım — Unvan olan Hanım özel adla birlikte kullanıldığında büyük harfle ve ayrı yazılır. Doğru: Hatice Hanım, Hatice Hanım’a, Hatice Hanım’ı, Hatice Hanım’la, Hatice Hanım’ın Yanlış: Hatice hanım, Haticehanım, HaticeHanım, Hatice Hanımefendi (özel isimle…
6 YorumBebeğimin Karnının Ağrıdığını Nasıl Anlarım? Tarihsel Arka Plan, Güncel Tartışmalar ve Pratik İpuçları Giriş: Ağlama her zaman “gaz” mı? Bebekler dünyayı önce vücut diliyle anlatır: yüzlerini buruşturur, bacaklarını karnına çeker, emmekten vazgeçer, uykuya direnir. Bu işaretlerin bir bölümü karın ağrısı ile ilişkilidir; ancak her ağlama nöbeti karın ağrısı anlamına gelmez. Aşağıdaki rehber, günlük gözlemlerden klinik ölçütlere kadar uzanan bir çerçeve sunar; hem tarihsel arka planı hem de günümüzdeki akademik tartışmaları içerir. Tarihsel Arka Plan: “Kolik”ten günümüze “Kolik” sözcüğü antik Yunanca “kolikos”tan gelir ve kramp tarzı ağrıyı anlatır. Bebeklikteki kolik anlatıları 20. yüzyıl ortasında tıp literatüründe belirginleşti; Wessel’in 1954’te tanımladığı ünlü…
Yorum Bırak200 lt Toprak Kaç Kg? Gücün, Doğanın ve Toplumun Ağırlığı Üzerine Bir Siyasi Düşünce Denemesi Bir siyaset bilimci sabah kahvesini yudumlarken, “200 lt toprak kaç kg?” sorusuna takılabilir mi? Evet, çünkü bu basit hesaplama, toplumun nasıl şekillendiğini anlamak için bir metafor sunar. Toprak, hem doğanın maddi gücü hem de egemenliğin en somut sembolüdür. Peki, bu kadar litre toprak kaç kilo gelir? Ortalama olarak 200 litre toprak, nem oranına ve türüne göre yaklaşık 250 ila 300 kilogram arasındadır. Ancak mesele sadece ağırlık değil, bu ağırlığın iktidar, kurumlar, ideoloji ve vatandaşlık üzerindeki sembolik yansımasıdır. Toprak ve İktidar: Ağırlığın Politik Temsili Toprak, tarihin…
Yorum BırakKalp Ağrısı mı, Meme Ağrısı mı? Psikolojik Bir Mercekten Bedenin Dili Bir psikolog olarak insanın yalnızca düşüncelerini değil, bedenini de bir hikâye anlatıcısı olarak görürüm. Beden, kelimelerin suskun kaldığı yerlerde konuşur. Kalp ağrısı ve meme ağrısı, çoğu kadının hayatında bir noktada yaşadığı iki farklı bedensel deneyimdir; ama bu ağrılar yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal ve bilişsel dünyamızın da yankılarını taşır. Bu yazıda, bu iki ağrıyı ayırt etmenin ötesinde, onları psikolojik bir bakış açısıyla çözümlemeye çalışacağız. Bedenin Mesajı: Kalp Ağrısının Psikolojik Yüzü Kalp ağrısı, yalnızca tıbbi bir durumun belirtisi değildir. İnsanlar genellikle “kalbim acıyor” derken aslında duygusal bir travmayı, kaybı…
Yorum BırakGölge Oyunu Nerede Meşhurdur? Felsefi Bir Yolculukta Işık, Gerçeklik ve İnsan Giriş: Filozofun Gölgeye Bakışı Bir filozof için gölge, yalnızca karanlığın ürünü değil, gerçekliğin yansımasıdır. Platon’un mağara alegorisini hatırlayalım: insanlar karanlık bir mağarada zincirlenmiş hâlde, duvardaki gölgeleri gerçek sanırlar. Bu alegori, sadece bilgiyle değil, insanın varoluşla kurduğu ilişkiyle ilgilidir. Peki, gölge oyunu nerede meşhurdur? sorusu, yalnızca coğrafi bir merak mıdır? Yoksa insanın kendi gölgesini izleme tutkusunun evrensel bir ifadesi mi? Bu yazı, gölge oyunlarının coğrafi yayılımını değil, onların felsefi yankısını; etik, epistemoloji (bilgi felsefesi) ve ontoloji (varlık felsefesi) açısından derinlemesine sorgulayacaktır. Epistemolojik Perspektif: Bilginin Gölgesinde Gerçeği Aramak Gölge oyunları, bilginin…
8 YorumTaşıma Senetleri Nelerdir? Eşitlik, Empati ve Adalet Üzerinden Bir Yolculuk Her belge bir hikâye anlatır. Ama bazı belgeler, sadece malların değil, değerlerin de taşındığı yolculukların tanığı olur. “Taşıma senetleri” de işte bu belgelerden biridir. Yalnızca bir imza, bir tarih, bir mal listesi değildir. Onlar; emek, güven ve sorumluluğun ortak dilleridir. Bugün bu kavramı biraz daha farklı bir gözle, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet perspektifinden birlikte inceleyelim. — Taşıma Senetlerinin Temel Tanımı Basitçe söylemek gerekirse taşıma senetleri, bir malın bir yerden başka bir yere taşınması sürecinde, taşıyıcı ile gönderici arasındaki ilişkiyi belgeleyen resmi evraklardır. Bu belgeler, kimin neyi, nereye, hangi…
4 YorumGidon Aynası Ne İşe Yarar? Bir Tarihsel Perspektiften Bakış Geçmişin izlerini, günümüze yansıyan teknoloji ve toplum alışkanlıklarıyla arıyoruz. Bir tarihçi olarak, geçmişin yalnızca eski anılardan ibaret olmadığını, aslında günümüzün şekillenmesinde ne kadar kritik bir rol oynadığını sıkça düşünürüm. Her küçük buluş, her teknoloji, sadece o dönemdeki yaşamı kolaylaştırmakla kalmamış, zamanla toplumsal alışkanlıkları da dönüştürmüştür. Bugün, bisikletlere yönelik bir detaydan, yani gidon aynasından bahsedeceğiz. Gidon aynası, bir bisikletin olmazsa olmaz parçası gibi görünse de, aslında çok daha derin bir anlam taşır. Geçmişin izleriyle günümüzün kesişim noktalarına bakarak, bu basit ama işlevsel aracın toplum üzerindeki etkilerini inceleyelim. Gidon Aynası: İlk Kez Ne…
4 YorumDikerek Gömmek Ne Demek? Tarihsel Bir Bakışla Toprağın ve Hafızanın Dili Bir tarihçi olarak geçmişin sessiz sembollerine her zaman ilgi duymuşumdur. Bazı kelimeler vardır ki, sadece bir eylemi değil, bir dönemi, bir duyguyu, bir dünya görüşünü anlatır. “Dikerek gömmek” ifadesi de tam olarak bu türden bir sözdür. Yalnızca bir defin biçimini değil, toplumun ölümle, yaşamla ve doğayla kurduğu ilişkiyi anlamamızı sağlayan tarihsel bir kapıdır. Bu ifade, Anadolu’nun derin kültürel dokusunda hem fiziksel hem de sembolik anlamlar taşır. “Dikerek Gömmek”: Tarihsel Bir Eylemin Anlam Katmanları Tarih boyunca defin biçimleri, toplumların inanç sistemleri ve dünya algılarıyla doğrudan ilişkili olmuştur. Eski Türk kültüründe…
Yorum Bırak